CHP Milletvekili Mustafa Adıgüzel, şehir hastanelerini ve sağlık politikasını eleştirdi
(ANKARA) – CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, TBMM Genel Kurulu’nda şehir hastanelerini ve iktidarın sağlık politikasını eleştirdi. Adıgüzel, “Hekimler özel sağlık kuruluşlarında ücretli kölelik düzeninin bir parçası haline gelmiştir. Sonra da ‘Bu doktorlar neden ülkeyi terk ediyor’ diyorsunuz. Hükümet, sağlık sisteminin biriken sorunlarını sağlık çalışanlarına ve doktorlara yüklemektedir” dedi.
CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, TBMM Genel Kurulu’nda AKP iktidarının sağlık politikasını ve şehir hastanelerini eleştirdi. Adıgüzel’in açıklamaları şöyle:
“Şehir Hastanelerine garanti ödemeye ilave olarak enflasyon ve kur farkı için 3 ayda bir revizyon ile koruma sağlamışsınız. Üstelik uluslararası mahkemeler yetkili. Peki, kanun değişikliklerine karşı 25 yıl koruma nedir? Meclis’in üzerinde misiniz? Bu Yüce Meclis’in iradesine 25 yıl ipotek koymak sizin ne haddinize? Burada onlarca milletvekilinin önergelerine rağmen Meclis’ten bilgi saklandı. Gerekli bilgi, uluslararası kredi sağlayan bankaların sitelerinden elde ediliyorsa bu da bir ayıptır.
“NÜFUSA GÖRE DOKTOR SIRALAMASINDA 37 OECD ÜLKESİ İÇERİSİNDE 36 SIRADAYIZ”
Sadece bu yılın bütçesinden şehir hastanelerine ayrılan miktar 83 milyar TL. Şehir hastaneleri hizmet açısından da uygun değil. Hem hastaların hastaneye ulaşımı hem de hastane içinde birimlerin birbirine ulaşımı koordinasyonu ve konsültasyon işlemlerini de zora sokuyor. Hastaları beton binalar tedavi etmez. İçerideki hekim, hemşire ve iyi planlanmış sağlık hizmeti tedavi eder. Modern bir ülke devasa şehir hastaneleri ile övünmez. Modern bir ülke sağlık rakamları ile, hasta başına hemşire ve doktor sayıları ile övünür. Nüfusa göre doktor sıralamasında 37 OECD ülkesi içerisinde 36 sıradayız. Geldiğimiz noktada iktidarın medarı iftiharı sağlık reformu tam anlamıyla iflas etmiştir. Çöken sağlık sisteminin altında ise hastalar, doktorlar ve sağlık çalışanları kalmıştır. Tek kazanan ise sağlığın patronları olurken hastalar müşteri, sağlık çalışanları da ucuz iş gücü olmuştur. Bizim yapmaktan imtina ettiğimiz para hareketini Sağlık Bakanı tüm hekimlere yapmıştır. Bu şu anlama geliyor: ‘Ben bu şekilde yapıyorum diğer doktorlar da böyle yapıyor zannediyorum’ ama kişi kendinden bilir işi diyorum.
“VATANDAŞLIK VE DİPLOMA DENKLİĞİ GİBİ ENGELLER OLMASA TÜRKİYE’DEKİ HEKİMLERİN YARIDAN FAZLASI GİDECEKTİR”
Sağlıkta şiddeti gösteren beyaz kod ihbar sayısı da her geçen gün katlanarak büyüyor. Hekimler özel sağlık kuruluşlarında ücretli kölelik düzeninin bir parçası haline gelmiştir. Aile hekimleri de hem mevzuatta hem de uygulamada gitgide tükenmektedir. Sonra da ‘Bu doktorlar neden ülkeyi terk ediyor’ diyorsunuz. Şunu bilin vatandaşlık ve diploma denkliği gibi engeller olmasa Türkiye’deki hekimlerin yarıdan fazlası gidecektir. Erdoğan bir yandan gençlere kapıyı gösterirken bir yandan da 65 yaşındaki hekimleri kuraya sokuyor. Hükümet, sağlık sisteminin biriken sorunlarını sağlık çalışanlarına ve doktorlara yüklemektedir. Alınamayan randevunun, yapılamayan tetkikin, bulunamayan ilacın sorumlusu sağlık çalışanı olmaktadır.
“SEÇİM MAĞLUBİYETİNİZİN EN BÜYÜK NEDENLERİNDEN BİRİ SAĞLIKTA ÜLKEYİ GETİRDİĞİNİZ NOKTADIR”
Son kabine değişikliğinde Erdoğan’ın değiştirmediği iki bakandan biri olarak Fahrettin Koca’yı gördüğümde ‘kaybettiler’ demiştim. Seçim mağlubiyetinizin en büyük nedenlerinden biri sağlıkta ülkeyi getirdiğiniz noktadır. Biraz laf dinleyin! Sürekli söylüyoruz sonra da haklı çıkıyoruz ama iş işten geçmiş oluyor. Eğitim ve sağlık gibi ortak konularımızda çatışarak değil istişare, akıl ve bilim yoluyla yürütelim. Şu anda Türkiye’nin birinci partisi olarak iki tanesi tıp profesörü olmak üzere çok sayıda hekime sahip olan, Grup Başkanvekili yine bir hekim olan ve de takım lideri olarak en başta Sayın Genel Başkanımızın eczacı olduğu bir parti olarak yani yeterince birikime sahip bir parti olarak bu konuda birlikte yönetmeye ve yardımlaşmaya hazırız.”